Sesleri duyuyormusun… Gözlerini kapa ve dinle…

Hummalı bir çalışma telaşının sinsi seslerini farkettin mi?

Ne sesi diyorsun, her zaman ki uğultular, gürültüler…

Alışmışlığının sarhoşluğunda herşey aynı gibi geliyor biliyorum.. Etrafımıza örülen örümcek ağlarını bile görmemeye başladın…

Herşeye alıştık, alıştırıldık, hiçbirşey şaşırtmamaya başladı ama bu sinsice örülen ağın tutsaklığından çıkış mümkün olmadığında, iş işten geçmiş olacak..

Sabah gözünü açtığın andan itibaren hissettirilmeye çalışılan ümitsizlik, çaresizlik ve gelecek korkusu karabasanının içine sürükleniyoruz…Basamak, basamak hatta gümbür gümbür..

Önce senin doğduğun ailenin sana kattığı ırksal kimliğin kullanıldı…

Sonra inanışlarınla bölündün…

Giyim tarzın, görüşlerin ile bir taraf belirlemek zorunda kaldın…

Bizdik, bizler ve onlar olduk…

Yabancılaştırma, ayrılaştırma içinde şimdiye kadar gül gibi geçinip gittiklerinle ayrı kutuplara konuşlandırıldın,cepheleştirildin..

İş bitmedi bu sefer yaşam tarzına kadar inildi… Normal olan anormal konumuna sokuldu..

Alışkanlıkların kısıtlandırıldı..

Paran yoksa ruhban yetiştiren okullarda okuyacaksın diye diretilmeye başlandı….

Kadın kimliğin yerle bir edildi..

Erkek kimliğin olmadığı kadar agresif ve suça meyyal olarak yeniden tanımlandı…

Kadın ve erkeğin birlikte olduğunda olabileceklere kendi benliklerinde barındırdıkları eksik ve doyurulmamış dürtülerinin hastalıklı penceresinden yorumlar yapılmaya başlandı, kısıtlandırılmalar getirilmeye çalışılıyor…

Hepsinden daha da önemlisi bardağı taşıran son damla, evinde bile ne yaptığını, nasıl yaşadığını, nasıl sevdiğini, nasıl seviştiğini hem de kimsenin özgür alanına tecavüz etmeden, masumca dahi olsa kontrol etmeye çalışan zihniyet açık seçik kendini gösteriyor....Kendi inandığı sistemi hoyratça ve despot bir şekilde dikte ederek...

Sokağa çıktığında bir bak, artık eskisi gibi oradan buradan kahkahalar yükselmiyor.. Herkeste endişe, korku havası hakim..

Topluma katkı misyonunda omuz omuza beraber çalıştığın kadınınla, erkeğinle ayrıştırılmaya çalışılıyorsun, artık uyan..

Bunlar tehlikeli meseleleler… Kullanılan şeyler din, ahlak, milliyet gibi konular insanoğlunun yumuşak karnı… Arkasında neler yatıyor, neler planlanıyor biliyoruz, bunları anlamak için illa ki kitaplar yalayıp yutmak gerekmiyor…Bu konuları kullanarak amaca giderken toplumu değiştirmeye çalışırken, bir süre sonra kardeşin kardeşi gammazladığı, herkesin birbirini potansiyel suçlu olarak gördüğü, birbirinden korkan, güvensiz  kaotik bir düzene doğru gidildiğini farketmiyor musun?

Hayatım boyunca sözümle yazımla, ulaşabildiklerime birebir gönlümle hep BİRLİK BİLİNCİ aşılamak için uğraşan bir insan olarak artık toplumun ileriye değil geriye giden ters evrimine dur demenin zamanının geldiğini haykırmak istedim..

Benlerin zamanı geçti, artık BİZ’in zamanı..

Kadın, erkek yok, BİZ varız..

İdeolojiler, inanışlar, dogmalar yok, BİZ varız…

Gençler, yaşlılar yok, BİZ varız..

Bizler, onlar yok, BİZ varız..

 

Sevgilerimle

Erkan Sarıyıldız