Dünyamız ve kendimiz için ilginç zamanlarda yaşıyoruz. Ama lütfen hiç mızmızlanmayın, bu dönemin zorlu olduğunu bilerek kendi isteğinizle bu zamana doğdunuz. Yeni enerjetik düzleme uyumlanma, yeni bir çağa geçiş, her an değişen enerji düzeyleri, dünyanın kendini uyumlama sancıları ve onlarca zorluk.

Farketmiyor musunuz?
Kendinizi zaman zaman yersiz endişeler, iç sıkıntıları içinde, zaman zaman da aşırı enerjik hissetmeleriniz sıklaştı. Bir gün tepede, bir gün en dipte hissediyorsunuz. Sonuçlanması yüzde yüz olan işleriniz hop bir bakıyorsunuz askıya alınmış. Hiç ummadığınız bir yerden yeni bir kapı açılıyor.
Bunların anlamı ne diyeceksiniz.
Bu olayların asıl sebebi “GEÇİŞ SANCILARI”.
Bu değişim sürecinde herkes payına düşeni alacak. Önemli olan hem bu sancılı süreçten en az zararla kendimizi çıkarmak, hem de dünyamızın bu zor dönemden geçebilmesi için üstümüze düşen görevleri yerine getirmek.
Gördüğünüz gibi iki adet görev tanımlaması yaptım. Öncelik tabii ki kendimize karşı olan. Hepimizin aklına
“Ben nasıl DÜNYA’nın değişimine katkıda bulunabilirim ki?” sorusu geliyor olabilir. Zaten insanlığın bu hale gelmesindeki en önemli sebep de bu. Hepimiz ortak bir bilinciz ve toplam bir yapının hücreleriyiz. Tüm hücreleri sağlıklı ise bir yapı kendini koruyabilir. Kendimizin enerjisini yükseltirken aynı zamanda da dünyamızın enerjisini de yükseltiyoruz.
Günlük bazı uygulamalarla titreşimimizi yükseltmemiz mümkün. Kısa kısa üstünden geçmek istiyorum:
-En yüksek titreşim SEVGİ’dedir. Sevgi hissettiğinizde titreşiminiz tepeye fırlar. Tabii öncelikle kendimizi sevmeyi öğrenmeliyiz. Kalbinizin üstüne elinizi koyup sevginizi hissedin. Ailenize, etrafınızdakilere onları ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin. Kendinizin en sevdiğiniz özelliklerinizi bir kağıda dökün ve tekrara tekrar okuyun. Sevdiklerinizle bol bol zaman geçirmeye çalışın.
-Yapmaktan çok zevk aldığınız şeylere zaman ayırın. Bir şeyler üretmek için çabaladıkça yaratıcılık da size doğru akacaktır.
-Kendinize anda kalmanın önemini hatırlatın. Bedeninizi hissedin ve anın sihrini yaşayın.
-Düzenli meditasyon yapın. Kendi iç seslerinizi dinlemeyi öğrenin. Dingin ve içsel bütünlüğünüzü hissedin.
-Hayata ve getirdiklerine şükredin. Yaşamın akışına güvenin ve her olan için şükredin
-Derin ve düzenli nefes alın. Çağdaş insanın unuttuğu karın nefesini zaman zaman kendinize hatırlatın.
-Günlük içtiğiniz su miktarına özen gösterin.
-Mümkün olan her fırsatta doğaya çıkın. Deniz kenarında, ağaçlık alanlarda yürüyün. Hatta mümkünse çıplak ayakla. Sessizliğin içindeki doğanın seslerini dinleyin.
-Komik şeyler izleyin, arkadaşlarınıza fıkralar anlatın.
-Her fırsatta içten gelen kahkahalar atın. Tüm hücrelerinizle güldüğünüzü hissedin.
-Yapmayı sevdiğiniz hangisi ise o dalda spor yapın. Önemli olan zevk alarak zorlamadan yapmanız.
-Kalabalık içinde dans etmeyi seviyorsanız, dans klüplerine gidin. Eğer tek başınıza seviyorsanız yüksek sesle kaliteli müzikler eşliğinde içinizden gelen her duyguyu dansla ifade etmeye çalışın. Çılgınca ve umarsızca.
-Sesinizin nasıl olduğunu, etrafınızdakilerin ne diyeceğini önemsemeden bağıra çağıra şarkılar söyleyin.
-Ruhunuzu yükseltecek kitaplar okuyun.
-En önemlisi de titreşiminizi yükseltmeye niyetlenin.
İnsanoğlu güzel şeylere çabuk alışıyor ve daha azıyla yetinmiyor. Titreşimi yüksek yaşamaya alışmış bir insanı düşük seviyede titreşmesi için zorlamak en büyük işkencedir. Titreşiminiz yükseldikçe hayat daha yaşanılası, hergün yeniden doğulası gelir.
Dünyamızın ve sizlerin yüksek titreşime ihtiyacı var.
Sevgiyle kalın
Erkan Sarıyıldız

15. Haziran 2010 00:50